10 Ağustos 1788’de tamamlanan Do Majör No. 41 Senfoni, Mozart’ın son senfonisidir. Bestecinin, mason arkadaşı Johann Michael von Puchberg’e (1741-1822) yazdığı mektuptan bu son üç senfoninin (KV 543, 550 ve 551) abonman konserleri dizisi için planlandığı anlaşılmaktadır. Ancak bunların Mozart hayattayken çalınmadığı da öne sürülür. Fakat bestecinin 1789’daki Berlin turnesinde Dresden ve Leipzig’de ya da 1790’da II. Leopold‘un taç giyme töreni için gittiği Frankfurt’ta çalındığı sanılıyor. Bunun sebebi, 1790’lı yıllarda kısıtlı da olsa bazı elyazması kopyaların görülmüş olması. Ayrıca 1791 baharında Viyana’da Tonkünstler (besteciler) Derneği yararına Antonio Salieri‘nin yönettiği konserde Mozart’ın son senfonilerinden birinin yer aldığı biliniyor.

Yunan mitolojisindeki Zeus’a Romalılar tarafından verilen Jüpiter adını da senfoniye Mozart takmamıştır. Romalıların en eski tanrısı olan Jüpiter, gök ışığının, yıldızların, şimşeklerin tanrısıdır ve senfoninin bu öğeleri içerdiğini düşünen Londralı emprezaryo, Bonn doğumlu kemancı Johann Peter Salomon‘un bu adı bulduğunu öne sürer.

Almanca konuşulan ülkelerde daha çok “Füg Finalli Senfoni” olarak bilinen eserin, Mozart’ın oğlu Franz Xaver‘in (1791-1844) Vincent ve Mary Novello adlı yayıncılara anlattığına göre Salomon’un koyduğu “Jüpiter” adı İngiltere’de yayılmış, önce 20 Ekim 1819’da Edinburgh’daki konser programında, sonra da 26 Mart 1821’de Londra Filarmoni Derneği’nin 1823’te Londra’da yayımlanan piyano düzenlemesinde yine “Jüpiter” başlığı yer almıştır.

Gerçekten de olağanüstü dengeli yapısı, klasik olgunluğu ve ideal güzellik duygularıyla bu antik çağ tanrısının yüceliğine yakıştırılan senfoni, bu alanda 1788’e kadar yazılanlardan da üstün tutulur.

1. Bölüm

1. bölüm çabuk ve tez canlı (Allegro vivace) tempoda ve Do Majör tonda, 4/4’lük ölçüde hemen güçlü ve cesur ana temayı sunarak başlar. Herhangi bir giriş olmadan forte olarak duyurulan bu erkekçe ve haşmetli karakterdeki temanın girişi, yaylıların yalvaran tavırlı, biraz da kadınsı ve hafif (piano) cevabıyla yankılanır. Büyük bir tuttiden sonraki açılışın tekrarında ise, bu kez tahta üflemelilerin zarif cümleleri duyulur. Daha sonra serimin (exposition) son temasını, Mozart’ın üç ay önce yazdığı KV 541 “Un bacio di mano” (El Öpüşü) adlı aryası oluşturur. Mozart’ın Pasquale Anfossi‘nin (1727-1797) metni üzerine yazdığı aryanın sözleri de oldukça gariptir, güngörmüş bir Fransız öğüt verir: “Biraz safsınız aziz Pompeo, gidin de dünyayı öğrenin!” Çok değişik tabloları içeren, zarif, aldatıcı, tutkulu, şakacı ve ciddi olabilen ama kesin bir tavır koymayan bölümde, beklenmedik modülasyonların da sergilenmesinden sonra törensel fanfarlarla sona ulaşılır.

2. Bölüm

2. bölüm 3/4’lük ölçüde, şarkı söyler gibi, ağırca (Andante cantabile) tempoda en derinlerden gelir gibi büyük bir ezgidir sanki… Sevimli ama özlem yüklü soylu tema, sürdinli çalan kemanlarla canlanır. Ancak bu özlem isteği arada beliren sert akorlarla ret cevabı alır gibidir. Bu bölümde trompet ve timpani yer almaz. Forte bölümlerde obualar, piano’larda flüt ve fagotlar kemanları duble eder. İnce bir kontrpuanın öngörüldüğü bölümde her şey berrak ve açıktır. Daha sonra fagotun başlattığı ezgi obualarda barışçı yeni tema olarak belirir. Zarif bir coda’dan sonra bu melodik ögeler usta bir kontrpuan örgüsüyle geliştirilir ve türlü ton değişimlerinden (modülasyon) sonra bölümü yine başlattığı tonalitede, Fa Majörde sona erdirir.

3. Bölüm

3. bölüm Menuetto, çabukça (Allegretto) tempoda, yine ikinci bölüm gibi 3/4’lük ölçüde ve 18. yüzyılın en güçlü senfonik karakterindeki menuete örnektir. Girişte kromatik üç notanın aşağı kaymasıyla başlayan ve buruk disonanslı akorlarla desteklenen enerjik yapılı bu menuetto, trompet ve vurmalı çalgıların katkısıyla da gelişir. Başlangıçtaki üç nota artık tipik bir dans olmayan bu esnek ve hareketli bölümün çekirdeği gibidir. Aynı tondaki trio -genellikle Mozart’ın zarif şakalarını uyguladığı bölme- ise bu kez daha canlıdır ve bir müzikoloğun belirttiği gibi Mozart “arabayı atın önüne koşmuş”, yani kadansı melodinin önüne almıştır. Ayrıca kromatik ögeleri geleneksel menuete uymayan biçimde çok kullanan Mozart, üstelik bir senfonisinin menuetinde ilk kez viyolonsel ve kontrbaslar için ayrı ve kendine özgü bir parti de (9-13. ve 52-55 mezürlerde) yazmıştır.

Oldukça çabuk (Allegro molto) tempoda, 4/4’lük ölçüde ve Do Majör tonda olan final, Mozart’ın senfonik bölümleri arasında tektir: Bu bölümde asıl olan melodik güzellik değil, melodilerin kontrpuan bakımından değerlendirilişi, insanı kapıp götüren canlılığın, soylu ve berrak neşenin oluşturduğu atmosferin Barok çağ yöntemiyle ele alınışıdır. Mozart’ın kendini çok yüksek değerlerde bir kontrpuan ustası olarak ispatladığı ve “Füglü Final” olarak anılan bölümün formu da tekdüze değildir. Müzikolog Alfred Einstein (1880-1952) finali şöyle tanımlar: “… Zira bu bir füg değil, serimde (exposition), geliştirimde (developpement) ve coda’da füglü bölmeleri içeren sonat formunda bir bölümdür.

Daha çok dinsel müzikle ilgilenen Avusturyalı besteci Johann Nepomuk David (1895-1977) ise 1953’te yayımlanan Jüpiter Senfonisi adlı araştırmasında, eserin tüm ana ve yan temalarının on notadan oluşan bir cantus firmus (değişmez şarkı) üzerine geliştiğini öne sürmüştür. Gerçekten de Hıristiyan dinsel törenlerindeki düzenin (litürjik) müziğini yansıtan, eski Gregoryen şarkılarından Lucis Creator ilahisinin girişi Do-Re-Fa-Mi’den oluşan dört notalı motif, finalin başlangıcındaki birinci temayı yansıtır. Bu motifi çeyrek yüzyıl önce 1. Senfoni’sinde kullanan Mozart, Palestrina’dan Brahms’a kadar pek çok besteci gibi davranmıştır. Belli başlı dört temayı içeren final, masum biçimde bu dört notalı cümleyle girer. Orkestra tuttisinin tekrarından sonra yine tuttiyle duyurulan ve aynı Do notasının tekrarıyla başlayan, ancak pesleşen hızlı bölmeyle süren ikinci tema da finalin önemli bir ögesidir. Daha sonra füg ya da daha doğru tabirle “füglü serim” gelir. Viyolonsel ve basların kendilerine özgü partilerini de kapsayan bu beş sesli füg, birinci temanın ilk üç notasından oluşur. Daha sonraki tutti ise trillerle seçkinleşen üçünü temayı güçlü (forte) olarak sunar. Bu arada ikinci tema belirir ve bir kadanstan sonra lirik karakterdeki dördüncü tema duyurulsa da diğer temalar tekrar ortaya çıkar ve yakın benzetimlerle (imitation) önce iki, sonra dört sesli gelişir. Buna birinci tema da katılır. İkinci tema ise bu kez ters benzetimlerle -kemanların tizlere, basların pese hareketiyle- belirir. Bu ilginç ve çekici serimden sonra sakin ve hülyalı gelişim başlar: Burada önemli öge, dört notalı birinci temadır. Güçlü bir doruktan sonra tüm atmosfer değişir. Orkestra güçlü kromatik geçişlerle müziği sanki kontrolden çıkmış gibi işler, ancak fazla uzatmadan kurallara yeniden uyar. Füglü gelişimi, fügle sonat formunun uyumunu sergileyen finalde, hafif (piano) ve gizemli bir pasaj birinci temanın tersine çalınışıyla (inversion) yine gelişimi anımsatır, sonra viyolaların dördüncü temayı ve viyolonsel, fagot, kornoların birinci temayı belirttikleri pasaj, tüm temaların birlikte doğaçtan duyurulmasının habercisidir. İlginç ve büyüleyici bir etki yaratan bu pasaj, sonunda trompet ve kornonun fanfarına yardımcı olan timpaniyle soylu bir finale, Mozart’ın senfonik yaşamının son sayfalarına ulaşır. Schumann’ın “Dünyada öyle güzel şeyler vardır ki bunlar için söylenecek sözler yeterli olmaz” dediği eser, sanki Mozart son sözlerini senfonik biçimde söylermişçesine parlak biçimde sona erer.[1]
 
[1] Aktüze, İrkin: Müziği Okumak, 4. Cilt. Pan Yayıncılık. İstanbul. 2008.

İlk Seslendirilişi:  Prag, Çek Cumhuriyeti, 2 Şubat 1890
İlk Yayımlanma Tarihi:  1892
Kime İthaf Edildiği:  Franz Joseph I, Avusturya İmparatoru (1830-1916)
Yaklaşık Süresi:  36 dakika
Enstrümantasyon:  Pikolo, 2 Flüt, 2 Obua, İngiliz Kornosu, 2 Klarnet, 2 Fagot, 4 Korno, 2 Trompet, 3 Trombon, Tuba, Timpani, Yaylı Enstrümanlar
Diğer Bilgiler:  Eser ilk olarak Senfoni No. 4 olarak yayımlanmıştır.
Eserin notalarına ulaşmak için lütfen bu satıra tıklayınız.
 
Antonín Dvořák dokuz senfoni yazmasına karşın, aslında opera bestecisi olmak arzusundaydı. Yurdu dışında ilk kez Slav Dansları’yla tanınan besteci, İngiliz uzman Tovey tarafından, senfonilerinde folklorik unsurları kullanmasından dolayı "köylü kurnazlığı”yla itham edilir. Ancak daha 16 yaşında müziğe köylerde keman çalarak başlayan Dvořák için köylülük doğal bir şeydi; bu onun yaşam biçimiydi. Karakteri de saf, doğru, açık kalpli ve müzik yazmayı ciddi bir iş olarak gören bir yapıdaydı. Esini Tanrı’nın bir lütfu olarak kabul ediyor ve her bestesinin üzerine mutlaka “Tanrıya şükür” diye yazıyordu.

1883’te Prag Operası için Almanca libretto üzerinde altı dilde (Hırvatça, Slovakça, Romence, İspanyolca, Almanca ve Çekçe) yazmak zorunda kalması ve eserin pek başarılı olmaması Dvořák’ı -Smetana gibi- milliyetçiliğe daha çok yaklaştırdı. Ülkesinin Viyana’ya olan politik bağımlılığı da Dvořák’ın daha başka türlü hareket etmesine neden oldu. Brahms’ın aracılığıyla eserlerini -besteciyi istismar ederek- basan Simrock yayınevine karşı çıkmaya başladı. İlk adının ısrarla, Almanca karşılığı olan Anton olarak basılmasına itiraz etti. Simrock ayrıca geniş kapsamlı eserleri basmaya yanaşmıyor, uzun pazarlıklar yapıyor, üstelik Opus numaralarını da istediği gibi değiştiriyor, Dvořák’ın bir eserini ancak müzik çevrelerinde başarı kazandıktan sonra yayımlıyordu. Onun 1880’lerde verdiği 3. ve 4. Senfoni’lerini 1911 ve 1912’de, bestecinin ölümünden sonra basmıştı. Olay 8. Senfoni’de patlak verdi ve Simrock bu senfoni için, 7. Senfoni’ye verdiği ücretin altıda birini, 1000 Mark önerince Dvořák bu yayıneviyle ilişkisini kesti.

Dvořák, Bohemya kırlarındaki evinde, 1889 yaz sonunda bestelediği ve dört bölümlü bir Slav Rapsodisi olarak tanımlanan 8. Senfoni’sini ilk kez 2 Şubat 1890’da Prag’da, yönetimindeki Çek Ulusal Tiyatro Orkestrası’yla seslendirdi. Daha sonra aynı yılın Nisan ayında Londra’da ve Kasım’da da Frankfurt’ta yönettiği senfoni büyük ilgi gördü ve sevildi. Bundan cesaret alan besteci, Simrock’un önerisini reddederek eserini Londra’daki Novello yayınevine gönderdi ve eser Op.88, Senfoni No.4 olarak 1892’de yayımlandı. Londra’da çalınan ve orada basılan esere, -Dvořák’a Cambridge Üniversitesi’nce Müzik Şeref Doktoru unvanı verilmesi nedeniyle de- İngiliz Senfonisi adı da verildi. Dvořák daha önce, Londra Filarmoni Derneği’nin isteği üzerine 7. Senfoni’yi de bestelemişti.

Dvořák’ın kaynağını Bohemya halk müziğinden alan neşeli ve ateşli havadaki eseri bazı eleştirmenlerce senfoni geleneğine aykırı bulundu. Özellikle Brahms hayranı Tovey, 7. Senfoni’sinden sonra Dvořák’ın kaliteyi düşürdüğünü, İngiliz zevkine uyma kaygısıyla böyle davrandığını öne sürdü. Melodi zenginliği, safça neşe onu rahatsız etmiş, ayrıca üçüncü bölümü oluşturan valsi, Çaykovski’nin 5.Senfoni’sinin valsi gibi "bayağı" bulmuştu.

1. Bölüm

Gerçekten de Bohemya kırlarının ve ormanlarının bir yankısı olarak Doğa Senfonisi adıyla tanımlanan eser, bu isme yaraşır şekilde başlar. 4/4’lük ölçüde neşeli ve parlak (Allegro con brio) tempodaki 1. Bölüm minör tonda 17 mezür süren düşünceli bir temayla başlar ve flütte, bir kuş sesi gibi duyulan Sol Majör motife dönüşür. Romantik bir havada viyolonsel, korno, fagot ve klarinetlerin unison katılımı renkli ve sıcak bir ortam yaratır. İkinci temayı ise tahta üfleme çalgılar Si minör tonda sunar. Slav Dansları’nı anımsatan bölüm, çekici ezgilerin dans benzeri ritmiyle işlenmesiyle sürer.

2. Bölüm

2. Bölüm ağır (Adagio) tempoda, 2/4’lük ölçüde ve Do minör tonda tam bir rapsodi karakterindedir. Çigan üslubunda balad benzeri ezgilerle, Schubert stilinde bazen Do Majöre dönüşen pırıltılı enstrümantasyonla oluşan bu şiirsel tabloda ilk temayı tahta üfleme çalgılar duyurur. Özlem yüklü, melankolik orta bölmeden sonra ilk temayı trompetler dinamik biçimde tekrarlar. Bölüm yine sakin şekilde biter.

3. Bölüm

3. Bölüm zarif ve neşeli (Allegretto grazioso) tempoda, yine Bohemya renkleriyle bezeli yumuşak bir vals ezgisiyle başlar. Bu 3/8’lik tempodaki Scherzo bölümünün kemanların öncülüğündeki romantik akışı, orta bölmede yer alan ve Sol Majörden minöre dönüşen trio ile çekici bir kontrast oluşturur. Scherzo’nun tekrarından sonra da coşkulu bir dans tarzındaki coda ile bölüm sona erer. Bazı müzik yazarları, Dvořák’ın 1888 Kasım’ında, senfoninin bestelenişinden bir yıl önce Prag’da Çaykovski’nin yönettiği 5. Senfoni’sini dinlediğini, bu ünlü Rus bestecisiyle tanışmasından sonra da dostluk kurmalarının bu Scherzo’da büyük etkisi olduğunu belirtir.

4. Bölüm

4. Bölüm pek de hızlı olmayan (Allegro ma non troppo) tempoda, 2/4’lük ölçüde ve Sol Majör tondaki final, sonat biçimiyle kaynaşan bir varyasyonlar dizisidir. Trompetlerin Enerjik fanfarlarıyla görkemli biçimde başlar. İlk bölümdeki kuş sesini anımsatan, hayat dolu temayı bu kez viyolonseller duyurur. Bu temanın varyasyonları ise üçe ayrılır: Bunlardan ikincisi matem marşını anımsatan bir tekerleme (Burlesk) havasındadır. Fanfarların tekrarından sonra parlak bir coda ile eser sona erer.[1]
 
[1] Aktüze, İrkin: Müziği Okumak, 2. Cilt. Pan Yayıncılık. İstanbul. 2002.

İlk Seslendiriliş:  Viyana, Mart, 1807
İlk Yayımlanma:  Ağustos, 1808
Kime İthaf Edildiği:  Avusturya Arşidükü Rudolph
Yaklaşık Süresi:  33 dakika
Enstrümantasyon:  Solo: Piyano | Orkestra: Flüt, 2 Obua, 2 Klarnet, 2 Fagot, 2 Korno, 2 Trompet, Timpani, Yaylı Enstrümanlar

Beethoven'in beş piyano konçertosu arasında en sevileni olan 4. Konçerto, onun yaşamında ancak bir kez seslendirilebilmiştir. 1804'te yazmaya başladığı konçertoyu Beethoven 1806'da tamamlamış, önce 1807 Mart'ında Prens Lobkowitz'in evindeki özel davette çalmış, 22 Aralık 1808'de de, 4. Senfoni'yle birlikte Theater an der Wien'de halk önündeki konserde, yine kendi yorumlamıştır. 1808'de yayınlanan konçerto, 20 yıl unutulmuş ve ancak bestecinin ölümünden sonra tekrar çalınabilmiştir. 5. Piyano Konçertosu gibi, Avusturya Arşidükü Rudolph'a ithaf edilen eser bestecinin 3., 4., 5. ve 6. Senfoni'leri, Fidelio Operası, Appassionata ve Waldstein Sonatları, Keman Konçertosu, Üçlü Konçerto ve Rasumovsky Kuartetleri gibi önemli eserlerle aynı yıllarda yazılmıştır.

1804-1807 arasındaki bereketli dönemde yazılan bu konçerto, Wilhelm Lenz'in deyimiyle "Onun üç döneminin kaynaştığı bir stilde" bestelenmiştir. Beethoven'in bir senfoni ustası ve piyano sonatını zirveye çıkartmış bir müzikçi olarak gücünün sınırına ulaşmasına örnek gösterilen konçerto, onun bu yönlerini lirik ve pastoral çizgide yansıtır. Konserde dinleyicilerin de beğendiği eser, klasik biçimde üç bölümlü (çabuk-ağır-çabuk) olmasına karşın, klasik konçerto tarihinde -Mozart'ın KV 271 Konçertosu'ndan sonra- solo çalgının temayı ilk kez kendi başına duyurmasına da örnektir. Beethoven, Arşidük Rudolph'a ithaf yazısında "Haşmetmaab, sanırım benim yalnızca soğuk ve hesaplı eserler yazdığıma inanmaz" der. Gerçekten de Beethoven'in beş piyano konçertosu arasında en ince ve tutkusuz olan bu 4. Konçerto'dur.

1. Bölüm

Konçertonun en uzun bölümü olan, sonat formundaki 4/4'lük ölçüde, ılımlı (Allegro moderato) tempodaki 1. Bölüm, piyanon tek başına, zarif ve hülyalı ana temayı duyurmasıyla başlar. Bu tema hemen romantik bir ortam oluşturur. Yaylı çalgılar çok hafif (pianissimo) biçimde temayı tekrarlar ve orkestra bu temayı bir örgü gibi geliştirir, çok daha sonra da Re Majör tondaki ritmik yeni temayı bir koral havasında sunar. Önce yaylı çalgılarda sunulan bu tema, piyanonun sinirli kontrpuanı eşliğinde fagot tarafından duyurulur. Bu arada da Mi minör tonda bir yan tema kemanlarda yansır. Piyanoyla orkestra arasındaki bu yoğun diyalog hep sürer: Temanın yaylı ya da üfleme çalgılarda duyulmasından sonra piyano parlak figürlerle bunu işler. Temayı piyano duyurunca da diğer gruplar -saygıyla- arka planda kalır ve solo çalgının şarkısını renkli biçimde sararlar. Güzel ve lirik yan temalar da bu duygulu ortamı daha hülyalı ve enerjik yöne çeker. Beethoven bu bölüm için, genellikle sonuncusu kullanılan iki kadans yazmıştır.

2. Bölüm

2. Bölüm 2/4'lük ölçüde, ılımlı ama hareketlice (Andante con moto) tempoda başlar, orkestranın pes, buruk, sertçe ve unison (teksesli) anlatımına karşın piyanonun zarif, içli ve dokunaklı ezgisi kudretle yakınışı birleştirir gibidir. Şiirsel unsurların egemen olduğu bu bölümün bir program müziği havası olduğunu, sevgilisi Euridice'yi yeraltındaki karanlık güçlere (Tanrılara) kaptıran Orfeus'u piyanonun, tanrıları da orkestranın simgelediğini ileri sürenlerin başında Franz Liszt gelir. Gerçekten de orkestranın sert "Hayır" cevabı duyulduktan sonra, piyano yumuşak ve ilginç trillerle çok hafif (ppp) sesle iç çekermiş gibi, Orfeus'un acı içindeki motifini -yalvarışını- sergiler.

3. Bölüm

3. Bölüm yine 2/4'lük ölçüde Sol Majör tonda, canlı (Vivace) tempoda bir Rondo'dur. Burada sunulan iki tema birbiriyle yakın ilişkili olarak -bir önceki bölümün aksine- mutluluk ve güven içinde ancak zaman zaman coşkuyla yükselen lirik bir anlatım içindedir. Gerçek anlamda bir rondo için, üçüncü bir temanın belirmemesinin eksikliği pek hissedilmez. İlk tema orkestra tarafından adeta sabırsızlıkla sergilenir. Re Majör tonda ve pastoral havadaki ikinci temayı ise piyano duyurur. Gelişim çoğunlukla ikinci tema üzerine kuruludur; ancak Coda'da birinci temanın zafer dolu yükselişi duyulur. Güçlü senkoplarla vurgulanan, sevimli karşıtlıklarla gelişen bu rondoda biraz da çigan etkisi sezilir. Beethoven'in diğer konçertolarında genellikle onun kadanslarının kullanılmasına karşın, bu konçerto için Moscheles, Clara Schumann, Rubinstein, Reinecke, Bülow, Saint-Saëns, Busoni ve d'Albert gibi birçok piyanist-besteci kadans yazmıştır. Çoğu kez bunlardan sonuncusu yaygınlık kazanmıştır.[1]

[1] Aktüze, İrkin: Müziği Okumak, 1. Cilt. Pan Yayıncılık. İstanbul. 2002.

1740'tan öldüğü 1786'ya kadar Prusya kralı olan Friedrich der Grosse, başarılı bir devlet adamı olmanın yanı sıra sanatla da iç içeydi. Dönemin pek çok ünlü edebiyatçısıyla ve filozofuyla yakın ilişkiler kuran Friedrich, müzik alanında da aktif bir yaşam sürdürdü. Yetenekli bir flütçü olan Friedrich der Grosse, 4 senfoni ve ayrıca kendi icra etmek için 4 flüt konçertosu, flüt için çeşitli etütler ve 100 kadar flüt sonatı yazmıştır.

Kendi limitlerinin farkında olan ve başkalarının ustalığını takdir eden bestecinin yakın çevresinde Johann Sebastian Bach gibi kendi zamanının en önemli sanatçıları bulunuyordu. Her ne kadar politik ve askeri başarıları çoğu zaman onun müzik yeteneğini gölgede bırakmışsa da o yalnızca Berlin müzik yaşamı için değil, 18. yüzyıl için de önemli bir isimdi.
Bir kralın kaleminden çıkmış olan Sol Majör Konçerto, canlı ve hayat dolu bir karakter içerir. Zorluklarla geçen bir yaşamın ürünü olan yapıtın altında pek çok farklı duygu ve başka bestecilerde görülmeyen bir görkemlilik yatmaktadır.[1]
 
[1] İş Sanat'ın 6 Mart 2013 tarihli Franz Liszt Oda Orkestrası ve Emmanuel Pahud konser kitapçığından alınmıştır.

Brandenburg Konçertoları

Brandenburg Konçertoları, Johann Sebastian Bach tarafından (BWV 1046-1051, orijinal adı: Six Concerts à plusieurs instruments[1]) Brandenburg-Schwedt uç beyi olan Christian Ludwig'e 1721 yılında sunulan (bestelenme tarihi muhtemelen daha öncedir) ve altı konçertodan oluşan bir koleksiyondur. Bu eserler Barok döneminin en seçkin eserleri arasında kabul edilmektedirler.

Prusya Karlı I. Friedrich Wilhelm'in sanata pek ilgisinin olmamasından dolayı olsa gerek, Christian Ludwig bu konçertoları kendi himayesinde yer alan Berlin müzik topluluğuna seslendirmemiş görünüyor. Notaların tamamı 1734'te Ludwig'in ölümüne kadar kütüphanesinde kullanılmamış olarak bekledikten sonra, 24 groschen gümüşüne (bugün itibariyle yaklaşık olarak 40 TL) satılmış. Bach'ın kendi el yazması olan bu koleksiyon ancak 1849 yılında Siegfried Wilhelm Dehn tarafından Brandenburg arşivlerinde yeniden keşfedilmiş ve ilk defa sonraki yılda yayımlanmıştır.[2]

Brandenburg Konçertosu No. 3, BWV 1048, Sol Majör

Bu 3 numaralı konçertoda sürekli bas görevi yapan klavsenin yanında yalnızca yaylı çalgılar (üç keman, üç viyola, genellikle unison çalan üç viyolonsel ve kontrbas) bulunur. Sadece iki bölümden oluşan konçerto, çokseslilik (polifoni) yönünden ilginçtir. Dokuz ayrı partiye bölünerek konçerto grosso savını çürütür.

Ağır (Adagio) tempoda çalınan iki klavsen akorunun bağladığı iki neşeli bölümden oluşan konçertonun 1. bölümünde Bach, yine tempoyu kesin belirtmemiştir. Genellikle ılımlı çabuk (Allegro moderato) tempoda çalınan bu bölüm, orkestranın canlı, güçlü ve birlikte (tutti) sunduğu üç notalık bir figürden oluşan tema üzerine kuruludur. Müzikolog Kari Geiringer'in büyük ustanın en bütünlük gösteren sayfalarından biri olarak tanımladığı bölümde tema, önce çalgıdan çalgıya geçerek hep ön planda kalır. Bunu birinci kemanın sunduğu, viyolanın geliştirdiği bir yan tema izler. Yeniden beliren giriş tuttisinden sonra armonik vurgulamalar, canlı motifler, unison solist partileri sergilenir. Kemanın Sol-Si-Re arpejiyle duyurduğu -yine ana temayla ilgili- motiften sonra bölümü enerjik tutti sona erdirir.

Dinleyiciye -ve müzisyenlere- soluk alma fırsatı veren ve iki müzik sütunu gibi yükselen akorlardan sonra son bölüm, neşeli (Allegro) tempoda ara vermeden girer. Şen ve tasasız, rondo benzeri bir dans gibi kendi içinde ikişer kez çalınan iki bölümden oluşan bu finalde, sona doğru, viyolanın beklenmeyen solosu da ilgi çeker.[3]

[1] MacDonogh, Giles. Frederick the Great: A Life in Deed and Letters. St. Martin's Griffin. New York. 2001.
[2] Boyd, Malcolm. Bach: The Brandenburg Concertos (Cambridge UP, 1993).
[3] Aktüze, İrkin: Müziği Okumak, 1. Cilt. Pan Yayıncılık. İstanbul. 2002.

magnifiercross